Merhaba!
- idil olgaç
- 20 May 2021
- 1 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 4 May 2022
Covid, pandemi derken hiçbirimiz nefes alamıyoruz. Nereye gitsek hep aynı konuşmalar, aynı endişeler…Tabii ki bu günlerde geçecek. Tekrar sokaklarda dans edip biralarımızı tokuşturacağız. Sadece o zamana kadar enseyi karartmamak lazım.
Herkes yalnızlaşmaya ve kendini dinlemeye başladı. Köy yansa saçını tarayacak arkadaşlarım büyük depresyonlar geçirmeye başladı. Doktora gidenler, ilaç kullananlar ve herkesin ağzında; "Panik Atak."
Benim gibi yalnızlığı seven biri için bile zorlayıcı bir buçuk sene geçti. Fakat çok şeyinde farkına vardım…
Sabah yedide kalk, işe git, eve gel, duş al ve yat uyu. Sırf hafta sonu diye kendini sokağa at. Deliler gibi iç ve her pazar hangover! Bu sistem beni içten içe çürütüyormuş. Yasaklar sağ olsun hafta sonunun bir kıymeti kalmayınca anladım.
“Ne yapmalıyım?” dedim ve kolları sıvadım. Daha mutlu ve daha sağlıklı olacağım bir düzen kurmam gerekiyordu. Yaşım olmuş otuz altı. Bundan sonra geriye dönüş yok.
İşimi ve patronlarımı çok sevmeme rağmen mesai sisteminden çıktım. İşi bıraktım.
Yine çok sevmeme rağmen Cihangir’den taşınıyorum.
Gereksiz eşyalarımı satmaya ya da ihtiyacı olanlara dağıtmaya başladım.
En sevdiğim, beni en mutlu eden şey üzerine daha emin adımlar atıyorum; Yazı yazmak!
Otuz senedir sabahın yedisinde kalkan bir “ben” için bunlar çok büyük adımlar. Henüz başındayım. Daha yapacak bir sürü işim var ama sonu huzur.
Ben köyüme dönüyorum. Kadıköy’e!





Yorumlar