Düşüş
- idil olgaç
- 7 Eyl 2022
- 1 dakikada okunur

Kalbimin sesini çok özledim. Çok zaman oldu, sadece atışını duyuyorum. Halbuki ne güzeldi gençlik zamanı aşık olmak. Kafadan geçen paranoyak düşüncelerle kalbin atışının hızlanması dinç tutuyordu ama artık yaşlanmış gibi. Zoraki pompaladığı kan ile sadece hayatta kalmamı sağlıyor. Heyecan yok, hayat kötü, insanlar ondan da kötü. Ne zaman bu hale geldi bu düzen? Nasıl yitip gitti o yıllar? Sahi, ne zaman ellerim kırışmaya başladı? İçimdeki çocukla, dışımdaki yaşlı kadının kavgasından kulaklarım sağır oldu. Duymuyorum artık kimsenin iltifatını da hakaretini de. Oysa ne güzel çocuklardık eğlenmeyi seven, gözlerinin içi gülen. Zaman mı acımasız, insanlar mı bilmiyorum. Birçok şeyi bilmediğim gibi... Yine de ayağım takıldıkça kalkıyorum ve bir daha düşüyorum. Düştüğüm yerden kalkmıyorum, düşüşten keyif almaya çalışıyorum. Her şeyin iyilikten geçtiğine inanan yaşlı kalbim, kötülüğe iten beynimle iki adım atıyorum ve sonra duruyorum. Zaman durmuyor, neden hiç durmuyor?



Yorumlar